Kaç gündür doğru dürüst yemek yapmadım, bunda biraz üşütüp karın ağrılarına bulaşmış olmamın da etkisi var tabiki. Canım pek birşey istemiyordu ve yapacak halim de yoktu zaten. Geçiştirdik çoğunlukla.
Dün kendimi daha iyi hissediyordum ve kocacığıma bir ziyafet hazırlamak istedim. Gerçi bu bloğu takip eden bir çok yakınım yemeklerimi ilginç ve tuhaf buluyor. Yapılası şeyler olarak görmüyorlar. Başta da ablam. Bir türlü aynı tarzda buluşamadık. Yani bizim ziyafetimiz onlara eziyet gibi gelebiliyor.
Neyse balık yapmaya karar verdim ancak hangisiniden olacağını bilmiyodum, balıkçıda gözüme ne kestirirsem onu alacaktım. Daha önceden somon balığını deneyecektim ama fırsat olmamıştı. Balıkçıda ona karar verdim ve alıp eve geldim. Hemen internetin başına geçip yerli yabancı (daha çok yabancı kaynaklarda buldum) bir çok tarif okudum. Hiç birini başlı başına uygulamadım, tüm bilgileri kafamda karıştırıp uyarladım.
Çok çeşitli pişirme teknikleri var, fırın, tava, ızgara vs. Farklı soslar, farklı tatlar. Ben şöyle yaptım. Daha pişerken eşim kokusuna bayıldı.
Balıkları yıkayıp bir kaba aldım ve zeytinyağı, tuz, karabiber, limon ve dövülmüş sarımsakla harmanladım. 2 saate kadar buzdolabında bekleyebilirmiş ama ben yarım saat tutabildim. Bu marine sosu farklı şekillerde tariflendirilmişti, ben böyle tercih ettim.
Daha sonra bir teflon tencere ya da tavaya (kapaklı olacak) üst üste gelmeyecek şekilde dizdim. Sosu da döktüm, kapağı kapayıp buharıyla pişirdim. Başka hiç birşey ilave etmeden. Sosun tadı yemeğin içinde kalmış oldu böylece.
Daha sonra tabağa alırken üzerine yine zeytinyağı, biraz fesleğen, pul biber ve dereotu karışımından dökerek servis ettim. Yanına da yine uydurma bir pilavımdan koydum. Salata yapmaya üşendim kıvırcıkları yıkayıp tabağa koydum ısıra ısıra yemek üzere.
Pilavın tarifini de yarın yazarım zira bu yazı çok uzun oldu. Çok değişik bir pilav olduğunu söylemeliyim. Tamamen GeCe'ye özgü.
Yorumlar
çok uğraşmıssın canım gene yaaa ama resimler süper helekü alttaki salata harika görünüyor..