Tarifsiz Bir Gece

 Bu şahane resim benim değil öncelikle bunu söyleyeyim. Dün ıspanakla yapılabilecek tarifler aradım ve bu çoook hoşuma gitti . Eve gidince hemen yaptım. Tarifte iki büyük patatesi halka doğrayıp kızartın (fazla olmayacak şekilde ) diyor. 400 gr ıspanağı haşlamamızı ve 10 yumurta ile 1 büyük soğan eklememizi söylemiş. Doğrusu bu ölçüler bizim için fazlaydı ben bir miktar patates, biraz ıspanak yarım soğan (iki tane de sarımsak ekledim) ve iki yumurtayla yaptım. Baharat olarak da tabiki karabiber ve tuz. Herşey gayet güzel gidiyordu ama benim omletim tavadan çıkamadı. Dolayısıyla kalıp gibi değil karman çorman oldu. Resmini de çekmiştim aslında ancak makinam ablamda olduğundan cep tel ile iğrenç çıkmış. Pek iç açıcı değildi yani. Ama tadıııı. Muhteşem. Kesinlikle ıspanak bu şekilde yapılmalı. Bundan sonra bizde böyle olacak. Aslında dün ıspanak tarfileri ararken birkaç tane daha buldum ama onları da denedikten sonra paylaşırım artık.

Yine çok önceden yamıştım bunları ama yazamadım. Çok acil durumlarda sizde 5 dakkada kuru pastalar yapabilirsiniz. Çubuk şeklinde olanı daha çok hoşuma gidiyor. Milföy hamurlarını uzun uzun kestim, biraz burdum, yumurta ve susama bulayarak tepsiye dizdim. Yuvarlakları ise kare şeklindeki milföyün bir tarafına yumurta sürdüm ve susamı serptim, rulo haline getirip ince ince kestim ve sarmal şekilli kurabiyeler oldu.İkisi de 5 dakka da fırında pişiyor ve tadı da gerçekten orjinal kuru pastalara benziyor.

Uzun zamandır tarif giremiyorum bu yemekleri ise çok önce yapmıştım. Bilgisayarımın geçici olarak değişmesi yüzünden programlarım burda yok, herşey altüst durumda. Neyse şimdilik birşeyler ayarladım. Önce yukarıdaki resimle başladım, taze soğan ve çeri domatesleri zeytinle fotoğraflamıştım bir sabah. Arkada yeşil armut şeklindeki meyve ise avokado. 4 tane avokado almıştım, ikisini anneme vermiştim. İkisini de kendime ayırdım. Neredeyse tüm tropikal meyveleri denedik bir bu kalmıştı. Büyük bir hevesle birini soydum, yedik. Ammaaa bu meyve değil sanki başka birşey. Annemle babam da çok şaşırmış. Onlar bakla favasına benzetmişler tadını, bense hindistan cevizinin biraz ekşisi gibi buldum. Annem de ertesi gün gazetede görmüş ki, bundan salata yapılıyormuş. Sende öyle yap dedi.  Ben de salata yaptım. Çok güzel oldu, aslında varlığı ile yokluğu bir gibi, yani pek anlaşılmadan yenebiliyor. Salatalık gibi brşey oldu salatama. Mevsimin ilk bakla yemeği. Tutturmuşum bu sefer tarifi,

Bilgisayarım bozukluğu sebebiyle kaç gündür doğru dürüst yazı giremedim. İlk başta 5 dakkada bir kilitlenmeler başladı, her seferinde yeniden başlatıyordum ve en sonunda da bir daha başlamadı :) Genelde resimleri akşam çeker sabah yayınlardım bu böreği de Salı akşamı yapmıştım. İşten gelince yapıldığı ve fazla vakit olmadığı için o kadar da düzgün açamamıştım. Ama tadı güzeldi. Artık çiğ böreği uzman olacak kadar çok yaptım diyebilirim. Hamuru için un tuz su karıştırılıp yumuşak bir hamur elde edilir ve açılır, ister tek börekli bir yufka ister büyük açılıp kesilebilir. Ben tek böreklik açıyorum çünkü fazla yerim yok ve merdane ile açtığımdan pek büyümüyor. Harcı için soğan, kıyma, maydanoz, tuz, karabiber karıştırılır ve yufkanın arasına konup kızgın yağda pişirilir. İLk başlarda pişmeyeceğini düşünerek harcını önceden kavuruyordum. Ancak gerçek çiğ börek adı üstünde çiğ kıymadan yapılıyor ve cesaret edip çiğden yaptım. Şaşırtıcı ama pişiyor ve böylesi daha lezzetli oluyor